Giriş


    Öneri Formu
148432 BS011608 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 147

Bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf el-İsbahânî, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub eş-Şeybânî el-Hafız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ahmed b. Abdullah b. Yunus, ona Abdülaziz b. Ebî Seleme, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Zulüm, kıyâmet günü zulmetler haline gelecektir.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Ahmed b. Yunus’dan, Müslim de Abdülaziz’den başka bir vecihle rivayet etmiştir.


Açıklama: “Zulmetler” ifâdesi, karanlıklar manasına hamledilmiştir. Buna göre kıyâmet günü mü’minlerin nûru önlerinde, arkalarında ve yanlarında parlayıp dururken, zalimler karanlıklar içersinde kalacaklar ve yollarını bulamayacaklar demektir. Nevevî bu kelime ile kıyâmetin şiddet ve dehşetinin kastedilmiş olabileceğini belirtir. Zulüm ve haksızlık, Yüce Mevlâ'nın asla müsamaha göstermeyeceği bir cinayettir. İslâm, âdil bir sistemdir; kime haksızlık yapılmışsa, onu affetme yetkisi de sadece kendisine haksızlık yapılan kişiye aittir. Bundan dolayıdır ki Yüce Allah, insan hakları ile ilgili ihlâlleri bağışlamaz. Hadîsimiz, kıyâmet gününde insanın başına gelecek olan bütün zulmetlerin ve felâketlerin, insanın dünyada iken irtikâb etmiş olduğu haksızlıkların ve zulümlerin neticesi olduğunu, bu günahın kıyamet günü insanı zulmetler içinde bırakacağını ifade etmektedir. Buna karşılık mü'minler, nûrlarla çevrelenmiş halde aydınlıklar ülkesinde mutluluğun keyfini çıkaracaklardır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: "O gün inanan erkekleri ve kadınları, nûrları önlerinde ve yanlarında olduğu halde koştuklarını görürsün. Onlara; 'Bugün size verilecek müjde, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir' denilir: İşte büyük kurtuluş budur!" "O gün münafık erkekler ve kadınlar, iman edenlere şöyle diyeceklerdir: 'Bize bakın da sizin nûrunuzdan biraz ışık alalım!' Onlara; 'Arkanıza dönün de başka nûr arayın!' denilir. Derken aralarına kapısı olan bir duvar çekilir ki, onun içi rahmet doludur, dış yanı azap..." (Hadîd, 12-13).

    Öneri Formu
148435 BS011611 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 148

Bize Kûfe’de Ebû Muhammed Cenâh b. Nezîr b. Cenâh el-Kadî el-Muhâribî, ona Ebû’l-Kasım Abdurrahman b. el-Hasan el-Esedî el-Hemezânî Mekke dönüşünde, ona İbrahim b. el-Hüseyin, ona Âdem b. Ebî İyâs, ona Şu’be, ona Adiy b. Sabit, ona da anne tarafından babasının dedesi olan Abdullah b. Yezîd el-Ensârî şöyle demiştir: “Rasûlullah (sav) yağmalamayı ve insanların uzuvlarını kesmeyi yasakladı.” Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Âdem b. Ebî İyâs’tan rivayet etmiştir.


    Öneri Formu
148433 BS011609 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 147

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Saîd b. el-A’râbî, ona el-Hasan b. Muhammed ez-Za’ferânî, ona Muhammed b. Ubeyd et-Tanâfisî, ona Muhammed b. Amr, ona Yahya b. Abdurrahman b. Hâtıb, ona Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvâm, ona da ez-Zübeyr b. el-Avvâm şöyle demiştir: “Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler” (Zümer, 31) meâlindeki âyet gelince Zübeyr şöyle dedi: “-Ey Allah’ın rasûlü! Dünyada birbirimize karşı işlediğimiz kusurların muhâkemesi âhirette tekrar edilecek mi?” “- Evet, birbirinize karşı işlediğiniz kusurların muhakemesi ahirette mutlaka tekrar edilecek ve neticede her hak sahibine hakkı mutlaka verilecektir.” Bunun üzerine Zübeyr, “Vallahi o zaman iş çok çetin olacatır” dedi.


    Öneri Formu
148441 BS011617 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 149


    Öneri Formu
148428 BS011604 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 146


    Öneri Formu
148429 BS011605 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 146


    Öneri Formu
148430 BS011606 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 146


    Öneri Formu
148434 BS011610 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 148


    Öneri Formu
148437 BS011613 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 148


    Öneri Formu
148439 BS011615 Beyhaki, Sünenü'l Kübra, VI, 149